16 AĞUSTOS HÜNKÂR BEKTAŞI VELİ KUTLAMALARI VE SALDIRSIYLA İLGİLİ BİLDİRİDEKİ İFADELERDE, ALEVİ FEDERASYONLARI NE KADAR SAMİMİLER?
Alevi değerlerine ve kutsallarına yapılan her türlü saldırıyı lanetliyor, bu olayın sorumlularından bir an evvel hesap sorulmalıdır diyoruz.
Mevcut Alevi federasyonlarının her yıl 16 Ağustos kutlamalarında veya sistemin Alevilere dokunduğu dönemlerde, yayımladıkları bildiri vb. beyanlarda samimi olmadıklarını, Hünkârın adındaki Hacı kelimesini kullanmaları, gerçek niyetlerinin ne olduğunu deşifre etmeye yetiyor. Şayet Alevi dernek ve federasyonları Alevilikte samimi olsalardı, öncelikle Pir Hünkâr Bektaş’ı Veli’nin ismine eklenen “Hacı” ibaresinin, asimilasyon uydurması olduğunu belgeleriyle ilan ederek, Alevilikte Hacılığın olmadığını kanıtlamaları dahi, büyük bir kazanım olurdu.
Kaldı ki bu yetmez. Aleviler 12 İmamlar adına oruç tutup aşure yapmaları, ağlayıp göz yaşı dökmeleri, methiyeler düzmeleri Alevilerin samimiyetini sorgulatıyor. Şii İslam İmamlarına gösterilen sevgi, ağıt, methiyeleri Alevilik ritüeli adıyla sürdürmeleri, Alevilikle uzaktan yakından bir ilgisi olmadığını, Alevi Federasyonları neden sorgulayıp tartışmıyor? Aleviler özellikle 1500 yılından itibaren gerek İslam korkusundan gerekse Osmanlı’nın baskı, katliamları neticesinde, Aleviler sığınacak bir liman aramaları sonucunda, Şii İslam’a yaklaşmışlardır. Buna rağmen Şii İslam Alevileri henüz meşru görüp, kabul etmediği gibi hiçbir zaman da korumamıştır. Sünni İslam ise, Alevileri her türlü asimile ve yok etmeyi tüm hızıyla sürdürmekte. İslamcı egemenlerin bunun gibi daha yüzlerce asimilasyon, baskı ve katliam politikalarının olduğunu, Alevi derneklerinin hepsi biliyor.
Diğer taraftan kendileri için savaşıp can veren Hünkar’ın kardeşi Menteş, Baba İshak, Musa Çelebi, Kalender Çelebi, Şeyh Bedrettin, Celaliler ve Pir Sultan Abdal’a, benzer hizmetlerin gösterilmemesi, aklını kullanan herkesi düşündürmeye yetiyor. Eğer Alevi Federasyonları samimilerse, her şeyden önce demokratik şu eylemi rahatlıkla örgütleyebilirlerdi. Cumhuriyet yönetimi var olduğu günden bu zamana kadar, Alevi çocuklarına Din ve Ahlak Dersi adı altında, zorla İslam’ı öğretmekte. Bu yasalara dayanan modern katliamdır Aleviler için. Bu yapının ortadan kaldırılması için bazı bireysel itirazların dışında, hangi Alevi Federasyonu, dernek, cemevi Alevi aileleri örgütledi? Maalesef bir tanesini dahi göremiyoruz. Bu duyarsızlık Alevi kurumların samimiyetsizliğini tüm çıplaklığıyla açığa çıkarıyor.
Kültürsüzlük ve geri kalmışlık nedeniyle, İslam’ı kabul etmiş ve İslam’ın büyümesine en büyük katkıyı sağlayan Türkiye devleti, kendine biat etmeyen herkesi İslamlaştırmakta hiçbir sınır ilke tanımamakta. Bu bilindiği halde sözde tepki gösteriliyormuş gibi yapıp, ciddiye alınmayan bildiri vb. tutumlar, devlet tarafından kendilerine verilen rolün gereğinden başka bir anlam taşımıyor.
Diyelim ki Aleviler, sistemin birçok asimilasyon politikalarına karşı ciddi siyasal duruş gösteremediler.
Bu bir noktaya kadar anlaşılabilir. Ancak en demokratik duruş olarak, İslamcı Din ve Ahlak Dersine, Alevi ailelerin çocuklarını göndermemeleri için Alevi federasyonları, bu zamana kadar neden Alevi Aileleri örgütlemediler? Halbuki Alevi aileler örgütlenip topluca çocuklarını din derslerine göndermeme cesaretini gösterselerdi, bu büyük bir çıkışı yaratacaktı. Ve günümüzde de geçerli bir eylem türüdür bu. En ufak demokratik örgütlenmeyi yapmayan Alevi Federasyonları, kurum ve oluşumların, Alevilikte uzaktan yakından alakaları söz konusu dahi edilemez.
Daha farklı ve önemli bir konu, hiçbir Alevi federasyonu, dernek ve cemevlerinin çağa uygun düşecek ilkelerinin olmaması, her zorbaya boyun eğecekleri anlamına geliyor. Gerçek çağdaşlık ve birlik diye bir dertleri olmadığından, sistemin meslek, sanat alanlarına tanıdığı dernekçilik kanunuyla faaliyet yürütmeleri, Alevilere Alevilerce yapılan en büyük darbedir. Dolayısıyla yapılan incelemelerde, Alevi cemevlerinde saz çalmak, aşure yapmak, cenaze kaldırmak, lokma adıyla kurban kesmek, gülbang okumak mıydı Alevilerin tek derdi? Alevilik felsefi, eğitim, kültür, ilke işidir.
Tam tersine Hacı Bektaşcı, Pir Sultancı, Cem Vakfı vb. isimlerle ayrı dernek ve federasyonculuğu Alevilik örgütlenmesi görmek, ilkesizlikte ve ayrımcılıkta ısrardır. Tarihi ve geçmişleriyle hesaplaşmayan hiçbir birey toplum, anlayış asla düşüncesinde samimi değildir, olamaz da. Son 30 yıldır sözde örgütlenen Alevilerin geldiği nokta içler acısı. Samimi, felsefi ve çağa uygun ilkeler doğrultusunda birlik olmaya çalışmayan hiçbir Alevi kurum ve federasyonunu, kimse ciddiye almamıştır, bu gidişle de almayacağını tüm Aleviler bilmelidir.
ÇAĞDAŞ ALEVİ BİRLİĞİ PLATFORMU
18-08-2023