ALEVİLİK VE ÖRGÜTLER İLİŞKİSİ

ALEVİLİK VE ÖRGÜTLER İLİŞKİSİ
Süreç içerisinde semavi dinlerin inkar imha ve asimilasyonu doğrultusunda gelişen etkileşimler, benzer yaklaşımlar ve uygulamalar bu kuralı değiştirmez.
Özellikle coğrafi bütünlük içerisinde Alevilerin Müslümanlarla bir arada ve iç içe olmaları bir gerçektir. Bu tür etkileşimler kaçınılmazdır. Ancak;
1- Hz. Muhammed İslam peygamberi dir.
2- Hz. Hüseyin İslamın İmamıdır.
3- Kuran Hz.Muhammed den yıllar sonra, başta Osman olmak üzere birkaç kişi tarafıdan ona ithafen yazılmış ve kendi içinde hayli çelişkiler barındırdığı İslam “Ulema” ları tarafından açıklanmaktadır.
4- Hz. Hüseyin ile Yezit arasındaki savaş bir Alevi-Sünni çatışması olmayıp, açıktan bir halifelik kavgasıdır.
Alevilerin Hüseyini sahiplenmesi, onun Zulüm e karşı dik duruşu dur.
Semavi dinlerden önce var olan Alevi(ışık Taifesi) lerin coğrafi birlikktelik şartlarından dolayı etkileşimleri normaldir. (zorla Asimilasyon hariç) ancak Hz. Hüseyin i “PİR” konumunda değerlendirmek, takkiye değilse, bilinçli bir saptırmadır.
Hepimiz biliriz ki Hallac ı mansur, Seyid nesimi, Yunus Emre ler İslam kökenli olmalarına rağmen, hakikatçi Aleviliği sahiplenip İslam felsefesini reddetmiş VAROLUŞ felsefesini seçmişlerdir. Aleviler de bunları PİR tayin etmiş ve yolun ser çeşmesine eklemişlerdir. Hatta, en büyüuk mahkemelerini “ MANSUR DAR’I olarak belirlemişlerdir. Ancak Hz. Hüseyin in böyle bir tavrı yoktur.
Alevi öğretisi ve örgütlenmesi, kadim den bu yana var olan Yol-Erkan, ve OCAX-TALİP-REYBER-PİR-MÜRŞİD hiyerarşik örgütlenmesi ile mümkündür. Günümüzde ülkede ve dışında Alevilik adına kurulu bulunan tüm kurumlar devlet icazetlidir. Bu vasıfları ile Alevice bir hiyerarşileri bulunmamaktadır. Bu yapılarıyla ancak, Sosyal,siyasal ve finansal destek sunabilirler. Devlet denetiminde kurulan bu kurumlarda “Devlet dışı” Alevilik örgütlenemez. Bunu 30 yıllık geçmişimizde anlamış bulunmaktayız.
Günümüzde devrim ve demokrasi amaçlı tüm örgütler Alevilerin dostu ve müttefikleridirler. Ancak Alevi Yol-Erkan örgütlenmesi bağımsızdır. Aleviler bireysel iradeleriyle bu örgütlerin proğramı doğrultusunda hareket edebilir, Yol-Erkan olarak Alevilik hiç bir örgütün yönlendirmesine terkedilemez. Bu tür örgütler yapıları ve amaçları gereği tüm inançlara aynı mesafede durmak zorundadır. Çünkü tüm halkların ve inançların ortak mücadelesini örgürlemeyi amaç edinmişlerdir.
Komunizm, Marksizm, Sosyalizm felsefi olarak Alevilik içine sığar Ancak Alevilik bunlara sığmaz.
Gelinen son imha, inkar ve asimilasyon sürecinde Aleviler iki anlayış çerçevesinde bölünmüş durumdadır. Bu durumu görmemek veya görmezden gelmek daha yıkıcı gelişmelere sebep olacaktır. Bu anlayışlardan birisi aleviliği yaradılış felsefesine dayandırarak İslam içi gösterme gayreti, diğeri VAROLUŞ felsefesi doğrultusunda Alevilerin Semavi dinlerden ayrı olduğunu düşünmek ve ona göre yaşamaktır. Bu iki ayrı kutubu bir arada tutmanin çaresi kalmamıştır. Artık hiç bir zorlamaya ve ispat gayretine girmeden Varoluş felsefesi doğrultusunda Aleviliği çağa uygun ve yeniden kadim yapısına kavuşturmak gerekir.
Süleyman DEPREM (YEKSANİ)
26.12.2020

İlgili Haberler
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.
Menü
Sohbeti Başlat
Merhaba,Web Sayfamıza Hoşgeldiniz..
Size Nasıl Yardımcı Olabilirim?