3 – Y Y Y
İktidar yürüyüşünün, üç ana başlığını oluşturan, bu günkü faşizmin taktik politikası ve propagandasıydı bu 3, = Yoksulluk, Yolsuzluk
Ve Yasaklar.
Yoksulluk, yolsuzluk ve yasaklar. Bunlara karşı mücadele etmek ve bunları Türkiye’nin gündeminden kaldırmak. Bunlar ekonomik ve ahlâkî kapsamı da içeren söylemleriydi.
Siyasi gündemi, başörtüsü ve laiklik çerçevesinde toplumun yarısını oluşturan kadın gerçeğini taban olarak esas alıyordu ve ülkenin gündemini yıllarca bunlarla işgal edildi.
İktidar ve rant savaşları, darbeler önceki periyodik halinden çıkıp sürekli gündelik bir duruma sıçrama yaparak mekanik bir döngüye dönüştürüldü.
Bu günkü faşizmin iktidarı ve kısa özeti.
Kadının geleneksel veya modern başörtüsü, kara çarşafa doğru dönüşerek toplumsal bir baskı ve mahalle baskısı üzerinden, ümmet zihniyet yapılanmasıyla kadının birey olması, kişilik ve kimliği inkar edilme durumuna getirildi. Müslüman kadın örneği ÎŞÎD, el Nusra ve el kaide, bunların hamisi bölgede ve uluslararası alanda temsilcisi Türk – İslam sentezi MHP ve AKP faşizmi.
Yolsuzluk = devletin dokunulmazlığı, kutsallığı ve çelik zırhına bürünerek her şeyi kendine hak gören, yalanı, talanı, işgal ve gaspı meşru hâle getiren, bunu sorgulayan için yasal düzenlemeleri yapan = kanun hükmünde kararnamelerle, her türden baskı, zulüm ve devlet terörünün uygulama gücü durumuna dönüşen ve kendini gizleme veya kamufle etme gibi bir derdi tasası olmayan, açık faşizm.
Yoksulluk = özelleştirmelerle bütün üretim ve istihdam alanlarının, uluslararası sermayeye ve bunların taşeronu olan bir avuç yandaş sermayeye peşkeş çekilmesi, ülkenin nüfusunun% 60 nın yoksulluk ve açlık durumuna mahkum edilmesinde beraberinde getirmiştir. Bütün ülke borç batağında boğulmakta. Gelir durumlarının borç faizlerini dahi karşılayamaz durumda, tam anlamıyla bir dibe vurma ve bir enkaz hali yaşanmakta.
Yasaklar = yerlilik, millik, İslam ve ümmet hamaseti sahtekarlığı üzerinden, bütün medya başta olmak üzere ele geçirilmiş, iktidar karşıtı ve muhalifler üzerinde tam bir faşist baskı ve zulüm uygulanmaktadır. Siyaset terör ize edilmekte, toplum kirmeninize edilmektedir.
Cezaevleri dolmuş, sürgünler ayyuka çıkmış ve insan hakları ayaklar altında paspasa dönüştürmüş durumdadır. İktidara boyun eğmeyen, yaşam hakkından dahi bahsedecek söylem ve eylemine karşı her tür insanlık dışı uygulamaya maruz kalması kanıksanma durumuyla, normal gibi gösterilmeye çalışılmaktadır.
Cumhuriyetin değerlerini yiye yiye kabız olan
CHP bu günkü faşizmin anasıdır.
Hâlâ cumhuriyetin ve devletin gerçek sahibi gibi davranıp, iktidar ve rant savaşlarının şamar oğlanı olarak kendini kullandırma ya ve araç durumuna dönüştürülmesine, düşürülmesine gönüllü rol üstlenen durumdadır.
21, yüzyılda jeopolitik ve stratejik coğrafi öneminden başka elinde bir şeyi kalmayan, her anlamda derin bir çürüme durumunu yaşayan Türkiye bu faşist dikta lükten kurtulmadığı sürece, kendini geleceğe taşıyacak durumu bir yana, bu günleri dâhi arayacak duruma doğru koşar adım gitmesi, dolaylı işgalin, açık işgalinin ilanı olacaktır.
Dünyada ve geçmiş tarihte hiç bir örneği yoktur ki faşist diktatörlerin kendiliğinden veya seçimlerle iktidardan gittikleri.
Ülkenin en geleceği, halklarımızın, emekçilerimizin kadın ve gençliğimizin geleceği için bir arada, kimliğiyle, kişiliğiyle, kültürü ve onuruyla ortak bir toplumsal sözleşmeyle adaleti, demokrasiyi ve özgürlükleri esas alan, empati ve barış ekseninde güçlü örgütlenme ve mücadeleden geçmektedir.
Çare sensin Türkiye yada çaresizsin !
Küçük bir kesim faşist güruh esaretine karşı koyacak cesaretin yoksa, yok olmaya mahkumsun.
Kemal Cenik.