BİLDİKLERİ YANILGILARNA YETMEYEN
GARÎP BÎR ÜLKE TÜRKİYE
Kapitalizmi tanımadan kapitalist olan. Uluslar arası kapitalizmin bir payandası, ülkeyi ve toplumu dünyanın egemenlerinin bir laboratuvarına dönüştürmüş durumdalar.
Milliyetçilik adına millete en büyük ihanet içinde bulunan. Ve devleti kim ele geçirirse onun tetikçisi olan, hiç bir yerli ve milli değerle alakası olmayan bir kas yapılanması.
İslamiyet adına ümmet zihniyetiyle, İslam’ın gerçeğine başta olmak üzere, bütün toplumsal ,sosyal ve bilimsel gelişmelere karşı ama tüm nimetlerinden ve ganimetinden yararlanan, tarikatların cehaletine ve ihanetine terk edilmiş bir ülke.
Sosyal demokratı, anti demokrat ve a sosyal, devletin olanak ve nimetlerinden yararlanmayı bir amaç edinmiş halkın sırtında bir kambur ve gelişmenin önünde bir engel olma durumunda.
Ulusalcılık ve milliyetçilik çıkmazı ve batağında iktidarın basamağı olmaktan öte güvencesi rolünü oynamaktadır.
Sol ve sosyalistlerin, Marksizm’in klasiklerini papağan gibi ezberden okuyup dillendirerek, iyi niyetli bir Müslümanın ayetleri zikretmesine benzer bir durumdan öteye gitmeyen, yanılgı ve yenilgileriyle yüzleşme cesareti gösteremeyen trajik bir açmazın kıskacında çırpınmaktadır.
Kendi içeresinde derin bir kültürü yaşayarak, binlerce yıldır varlığını koruyup, bu günlere kendisini taşıyabilmiş olan Alevi topluluğu dahi İslam’ın özü olduğunu, kanıtlama yarışı içindedir. Bütün baskılar, yasaklar, zulüm ve katliamlar da İslam adına yapılmıştır.
Kürdün hak, adalet ve özgürlük talepleri inkar ve imha, asimilasyona dayalı baskı ve zulmü sonucu ve Cumhuriyet tarihi boyunca yürütülen savaş politikaları, Türkiye’yi zayıf düşürmekten öte dünyanın hakim güçlerine bağımlı ve gebe kalma durumunu, bu gebeliğin sonucunda doğan pic bir çocuk, bugünü 19, yılık iktidar ve 21, inci yüzyılın en süzme faşizmi olmuştur.
Bu günkü faşizmin diğer bir ayağı ise sahte laiklik ve devlet eliyle besleyip büyütülen diyanet yapısıdır. Türkiye hiç bir zaman laik olmadığı gibi diyanet varlığını sürdürdüğü sürece de laiklik olmayacaktır.
Sivil toplum örgütleri, sendikalar başta olmak üzere kadın, eğitim, çevre, çocuk, gençlik ve spor, hayvan ve yaşam hakkı, insan hakları ayrı ayrı başlı başına başlıklar ve yazım konusu.
Her bireyin kendisinden başlayarak toplumun ve bütün kurumlarının = hakkın, hukukun, adaletin, demokrasinin ve özgürlüklerin yeniden yapılandırılması ve yeni bir toplumsal sözleşmenin gerçekleştirilmesi kaçınılmazdır.
Kemal Cenik
.