SAVAŞ tanrılarının, bölgelerde ki temsilcileri savaş baronları ve!
TÜRKİYE GERÇEĞİ
Saray hanedanlığının savaştan başka seçeneğinin kalmadığı, tanrılarına secde eden baronlar iktidarının, sözde muhalefetin ulus adına, milliyetçilik adına ve dincilik adına anında zincirin halkaları gibi sıraya dizilerek hep bir ağızdan, nasıl bir SAVAŞ çığırtkanlığı yaptığına tanıklık, şahitlik ve seyirci olmanın tirajı komik gerçeğini yaşıyoruz.
Yoksulluğun dibe vurduğu ve açlık sınırlarını zorlayan Türkiye nin her fırsatta, milliyetçilik, ulusalcılık ve Müslümanlık hamaseti üzerinden bu savaşlara dahil ve müdahil edilmesi hiç bir sorunu çözmediği gibi çözümsüzlüğü daha ‘da derinleştiren ve iç siyasetin malzemesi yaparak faşizmi kökleştirip, kemikleştiren bir duruma yol açmaktadır.
Ortadoğu’da Kürt düşmanlığı ve Müslüman kardeşliği.
Kafkaslar da Türkçülük ve ırkçılık kardeşliği.
Balkanlar’da Osmanlı hayalciliği ve sürekli geçmişe öykünerek geleceğin büyük kaybı ve tahakkümü her geçen gün dahada derinleştiren saray sultası.
Aç tavuk kendini darı ambarında sanırmış.
Elindeki değerlerini satıp – savurup talan eden hırsız ve bir o kadarda hain bir faşist iktidar ve zihniyet.
Tarımın ve hayvancılığın en gözde zenginliklerini bitirip tüketerek, karda kaybettiğini denizlerde arayan sahtekârlar yığını.
Irak da, Suriye’de, ve Libya’da ki işgal, talan ve pay kapma savaşın da, tanrılar payını aldı, baronlara ise IŞİD, el kaide ve el nusra kaldı.
Türkiye’de bütün savaş ceplerine bu cehennem zebanilerinin sevkiyatını yaparak, her alanda bunların hamiliğini ve Kalkanlığını yapmak kaldı.
Dünyanın elinde ve gündeminde alay konusu ve oyuncağı olmuş saray hanedanlığı. Dosyalar dolusu savaş ve insan kaynakları suçları.
ABD ve Rusya’nın, en son Libya’yla devreye giren Fransa’nın duvarlarına kafasını vura vura beyin dağılması ve parçalanması yaşayan ( şızofrenik ) duruma dönüştürülen bir Türkiye.
Gerçek bir yurttaş, yurtsever = savaşın karşısında ve barışın yanında olmalıdır.
Ne bir Türk’ün ölümü, ne bir Kürt ün ölümü, ne bir Arap’ın, ne bir Ermeni’nin nede bir Azeri’nin ölümü.
Adaletin, demokrasinin ve özgürlüklerin esas alındığı, bütün halkların, inançların emeğin hep bir arada ortak, barış içinde yaşaya bileceği yasal güvenceye kavuşturulmuş bir Türkiye’yi savunabilmeliyiz.
Savaş öldürür
Barış yaşatır
Kemal Cenik.