K A D I N
Bir ülkeyi veya bir toplumu etkisiz hale getirmek isteniyorsa, direk ve dolaylı olarak esaret altına alınıp egemenlik oluşturmanın koşulu, o ülkenin veya toplumun öncelikli olarak kadını hedef alınmıştır.
İnsanlık tarihinin her dönem geçerli olmuş, uygulanmış ve uygulanmakta olan yöntemidir bu. Önce kadını vurup etkisiz hale getireceksin.
Etkisiz kadın, etkisiz toplum!
Tecavüzün kanıksandığı bir toplum, her türlü tecavüze uğradığı için, Tecavüzün normalleşmesi ve kendinde de tecavüzü hak görmeye başlamasını da beraberinde getirir.
Bu durum, gelinen aşamada tamda Türkiye nin içinde bulunduğu gerçekliktir.
Bir ülkeye her türlü tecavüzü kendine hak gören, hırsızlığın, talanın, yalanın üzerinden, toplumu bölüp, parçalayarak şiddeti, düşmanlığı geliştiren bir zihniyet, tam 19, yıldır iktidar.
İstanbul sözleşmesi = Kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddetin önlenmesi ve bununla mücadeleye ilişkin, Avrupa konseyi sözleşmesi bilinen adıyla İstanbul sözleşmesi, kadına karşı şiddet ve aile içi şiddet konularında temel standartları ve devletin bu konuda yükümlülüklerini belirleyen bir uluslararası insan hakları sözleşmesidir.
Türkiye bu sözleşmeyi 2014 de kabul etti ve imzaladı. Bu anlaşmanın pratik uygulaması olmadığı gibi, uluslararası hukuka aykırı ve mümkünü olmayan iptali, gündemleştirerek devlet eliyle taciz, tecavüz ve kadın cinayetlerine ( öldürülmesine) açık davetiye oluşturulmaktadır.
Evrensel hukuk ve insan hakları = Türkiye yi elinde bulunduran İslamcılara, milliyetçi ve ulusalcılara bol gelmektedir. Ve kendi geri sığ ve dar zihniyet yapılarına göre ülkeyi dünyadan tecrit ve izole ederek yönettiklerini düşmektedirler .
Virüs ve pandemi sürecinde, iktidara muhalif olan ve muhalif ne kadar siyasi, akademisyen, gazeteci ve hukukçu varsa cezaevlerinde ölüme terk edildi. Kendileri gibi ne kadar tacizci, tecavüzcü, hırsız ve katil varsa serbest bırakıldı.
Toplumun en masum kesimini oluşturan çocukların tarikatların eline verilerek tacizine, tecavüzüne terk edildi.
Gençlik işsiz, geleceğe dair bütün umutları elinden alınmış, borç batağına saplanmış durumda.
Yaşamın bütün yükü kadının omuzlarında.
Toplumsal cinnetler, intiharlar ve cinayetler.
Gerçek cenneti yaratan, oluşturan ve insanlığa bahşeden kadına, eril erkek egemen devlet zihniyeti ve yapısı kadına cehennemi yaşanmaktadır. Cennetin vitrini, hurileri olarak, kadının şahsında ölümü kutsamaktadır.
Kadına ve çocuğa karşı işlenen her türlü suç, insanlığa karşı işlenmiş suçtur. İnsanın kendine karşı, yasama ve geleceğe en büyük ihanettir.
İhanet ve cehaletin hakim olduğu yer cehennemin adıdır, kendisidir.
Cennet ülkenin cehenneme dönüştürülmesine sessiz kalmayalım, basit ve küçük çıkarlar uğruna taraf olup geleceğimizin yok edilmesine müsaade etmeyelim.
Başka ikinci bir Türkiye yok.