ALEVİ KIZILBAŞLARIN YAŞAMLARINA YANSITTIĞI YAŞATTIĞI ANADOLU ALEVİLİĞİ
Anadolu Aleviliğinde ilk çağlardan kalma Anadolu inanç varlıkları egemendir . Sümerler,Luviler ,Hititler,Hariler ,Huriler,Urartular ve sayamadığımız diğer uygarlıkların inanç varlıkların kalıtları ,arkeolojik olarak bugün karşımızda dimdik durmaktadır.Son Göbeklitepe de inançsal kutsi mekanın bulunması ,çevresinden her 60 km.de aynı kutsi mekanın bir benzerinin olması çoğu semavi dinlerin sorgulanmasını da beraberinde getirmiştir.
Çünkü Anadolu bir çok uygarlığın beşiği ve gen havuzudur.1071 baz alınırsa ;1071 öncesi uygarlıkların yaşayan kadim inançların varlığı, sonrasında Türklerin girmesiyle egemenlik kurmaya çalıştığı topraklarda öncesinde yaşayan ,anayurdu olan toplumlarla dilsel,inançsal ,gelenek göreneklerin uygulanıp senkretik bir anlayışla uyumlu hale gelmesi ile kurulan dinamikler hala yaşatılmaktadır. Anadolu insanının inancının iç dinamikleri olan komüm yaşam,rızalık şehri ,hoşgörülük,doğacı anlayış, inançsal yumuşaklık, toprağa bağlılık, yaşadığı coğrafyada mutlu olma özlemi, gönlünce yaşama isteği, etliye sütlüye karışmama ,mazlumdan ezilenden eşitlikten ve özgürlükten yana ,saldırgan değildir ,paylaşımcı, savaşçı değil barışçı,anaerkil toplum olması, aşırı egemenlik duygusu başkalarını baskı altına alma ,sömürme tutkusu doğmamıştır.Anadolu insanın genel niteliğini ve alevi Kızılbaşların inançsal karakterinin de damgasını vurduğu bir coğrafya olmuştur.
Anadolu da şöyle bir deyim vardır ‘’Başına vur ekmeğini al’’ derler .Bu sözler alevi Kızılbaşların bütün tutkulardan uzak ,yüreğinin arınmış, iyiliksever,hınç tutmaz ,kin beslemez, kötülükleri kolay unutur bir nitelikte olduğunu gösteren davranışlarıdır.
Şimdi bir soru gelebilir bizden önce Anadolu da yaşayan toplumlar kadim inançlar vardı şimdi ne oldu nereye gittiler.? Veya bu toplumları biz aleviler oluşturuyorsak ve yedi bölgede yedi farklı inancı geleneği göreneği yaşatıyor ve yol bir sürek bin bir ise gerçek vatanımız kadim inançlarımızın dinamikleri asimilasyondan nasıl kendini bugüne kadar koruyabilmiştir.?
Genellikle Alevi Kızılbaşlığın Bektaşiliğin asya kaynaklı sayılması ,başka bir tarikattan türemiş gibi gösterilmesi ona kaynak olduğu söylenen Yeseviliğin bir alt kolu olarak göstermeleri ve bu düşünceyi doğrulayacak nitelikte özlü bir benzerliği de yoktur.Asya dan gelen inançlar Anadolu da yayıldığını benimsendiğini eridiğini biliyoruz. Bir inanç ne denli güçlü olursa olsun ,toplum inançlarını ,geleneklerini birdenbire değiştiremez ,ortadan kaldıramaz . İnançlar çağların akışı içinde yer değiştirir ama öz değişmez. İnançlar gelenekler ,görenekler ulusların kimlikleri dir. Anadolu ulusunun kimliğin oluşturan biçimlendiren de inanç kurumlarıyla gelenek ve görenekleridir.
Bunun en çarpıcı örnekleri Bektaşilik,Çepni, Abdallar, Tahtacıların inançsal ve günlük yaşamlarını incelediğimizde Cemleri, Hakka yürüme ,musahiplik erkanları, düğünleri, kadınların inançsal ve günlük yaşamda merkezde olmaları ,yukarda saydığımız kadim inançsal davranışlar gökkuşağının renkleri gibi canlı olarak karşımızdadır. Kadim inançların ve aleviliğin ,baskın dinin teolojik dayatmasına rağmen değişmemiştir.
Bu sürecin sonunda alevi Kızılbaşların bu değişmemelerine karşı Selçuklu , Osmanlı katliamlar ,baskılar ,sürgünler ve asimilasyon uygulayarak cevap vermiştir. Sonuç değişmemiştir.Hala günümüzde Aleviliğe yakıştırılan aşağılayan söylemler bin yıl önce neyse hala devam etmektedir.Kızılbaş sözcüğünün aşağılamak için kullanılması en canlı örneğidir.
Dolayısıyla insan davranışlarıyla ,düşünceleriyle ,inançlarıyla bütünlenen bir varlıktır.Alevi Kızılbaşlar bütün kuşkulardan ,korkulardan ,öldürülme ,katliamlardan uzak kalmak için kendini güvende sağlamak için takiyye yöntemine başvurmuştur.Bu yöntem baskın dinin basıncı inançların üzerinde arttığında refleks olarak yeraltına çekilmesi ve kendini o dinin içinden bir muhalif kimliği seçip onun diliyle kendi inancını gizlemesidir. Kendi inancını ise kapalı gizli Batıni bir şekilde uygulaması yorumlaması gelecek kuşaklara şiirlerle ,sayılarla kodlamasıyla bugünlere gelmiştir.
Aşk ile canlar..
Sosyolog/İbrahim ERGİN.