ALEVİ KIZILBAŞ SÖZLÜ GELENEKTE ALEVİ MÜRŞİD, YAZILI KAYNAKLARDA MÜSLÜMAN SARI SALTUK
Sarı Saltuk 13 yy ikinci yarısında yaşamış Anadolu ve balkanlarda şöhret kazanmış büyük bir mürşiddir.Yazılı ve sözlü kaynaklara göre menkıbelerden yola çıktığımızda çeşitli rivayetlerle anlatılan Sarı Saltuk gaza ,cihat ideolojisini sürdüren ,balkanlarda İslamlaşma hareketi için savaşan karizmatik bir savaşçı ,mürşidi Ahmet Yesevi dir.
Diğer rivayetlere göre 1166 da hakka yürüyen Ahmet Yesevinin 1207 yılında doğan Sarı Saltuğu yanına çağırır ve ona bir görev verir.Muhammedin dinini yaymak için Rum diyarına gönderiyor.Sarı Saltuğa tahta kılıç ,mızrak ,bir kalkan yedi tanede ok verir bunları yerine göre kullan der. Dikkat ederseniz bu motif 1209 yılında doğan Hünkar Hace Bektaş Veliye velayetnamesinde de görüyoruz. Hünkar aynı motifi Sarı Saltuğa tahta kılıç ve yanına da iki er vererek balkanlara gönderiyor amaç yine aynı Sarı Saltuğu kırk yıl İslam için savaştıran gazaya cihata gönderen Hünkar hace Bektaş Veli İslami alp erenleri hazırlayan bir veli olarak çıkıyor . Aleviliğin öğretisine felsefesine ters bir görev emri vardır. Zorunlu olmadıkça savaş cinayettir şiarıyla bugüne gelen alevi Kızılbaşlar 72 milletin dinine diline ,inancına bir nazarla bakan yolun tam tersini yapması mümkün gözükmemektedir.
O zaman bu söylencelerin oluşumuna bakarsak ;Kahramanı doğurma,ad koyma ,yetiştirme ,ayrılış ,savaştırma ve dönüş güzergahları ile pekiştirilen ama alevi Kızılbaş inancının güzergahlarından geçirilmeyen bu motifler ters yüz edilerek yüzyıllarca sorgulanmadan kabullenilmiş ,dedelerimiz tarafından pekiştirilerek anlatılmış ve şuan bu yanlış algıyı dağıtmanın mekanızmaları yeni bilgiler ışığında çalıştırılarak berraklaşmaya başlamıştır.Tarihsel kronoloji dikkate alınarak , velilerin yaşamlarında kullandıkları dil,motif sembol ,yaşadığı coğrafyadaki hakim din ,medeniyet ,gelenek görenekler ,tarihe damga vurmuş kişilerin ilişkileri ve bıraktıkları belgeler incelendiğinde bize bu mekanizmaları çalıştırmak kalıyor.
Örneğin balkanlarda ki Ak yazılı Sultan ,Demir Baba arasındaki ilişki dede İslami motifler bol bol kullanılarak alevi kimlikli mürşidlere Müslüman cilasıyla tarihe aktarılmıştır. Bu motifte Akyazılı Sultan çocuğu yoktur yol evladı edinir sürekli kendisini sırtında taşıyan abdallarından biri olan Hacı Dedeye evlenmesini söyler ve ondan erkek çocuğu olacağını , Allahın istediğini söyler Adının Kara Demir olacağını söyler.
Bu motif Hünkarın velayetnamede geçer çocuğun erkek olacağı ileride yerine geçeceği işaretini çocuk doğmadan vermiş olur.
Diğer İslami motif ise Müslümanlar için kutsal olan ramazan ayı olması ,kutsal gün perşembenin seçilmesi kahramanın kutsiyetini artırmak içindir.
Sarı Saltuk daki ejderha motifi ise gerçek canlı ejderha değil ,Kaousun kargaşanın simgesi olarak verilmiştir.Güneş ile karanlığın savaşı da denilebilir.
Bunların üstesinden gelmek politik siyasal ,inançsal ve kahraman bir yapıya sahip olmak ile mümkündür. Bu motif Demir Babaya da uygulanmıştır.Demir babayı Moskovaya gönderip ejderhayı alt etmesi ,kralın ona ihsanlarda bulunması ile son bulur.Bu motiflerin yaygın oluşu Sarı Saltuğun büyük bir veli olmasındandır. Peygamberlerin mucizeleri Sarı Saltuğa keramet olarak atfedilmiştir.Bazı anlatılan hikayeleri Sarı Saltuk yaşamasa bile yöresel olarak kendi bölgelerinde halk bu gibi söylencelerle yaşatmıştır.
Sonuç olarak Mürşidlerimizin tarihsel yaşamlarının konu aldığı velayetnameler , menakıbler ,masallar ,destanlar mitolojiye dönüştürülerek anlatılmasında baskın dinin motif ve sembollerinin kullanılmasının tek amacı mürşidlerin sosyal tabanlarına güçlü mesajlar verilerek onları kırmızı çizginin içinde tutmak , gerektiğinde kullanmak işleri bittiğinde 3K sistemi olan katliam ,kıyım ,kurtulma ile tarihsel süreçten inanç bağlarını zayıflatmak kimlik kaybına yol açarak asimile etmektir. Aşk ile canlar..
Sosyolog /İbrahim Ergin