IÇ SAVAŞ
Budan altı ay önce, bir VİRÜS ortaya çıkacak ve tüm dünyayı kasıp kavuracak, dünyanın öncelikli ve can alıcı, insanlığın da hayati anlamda, ölüm kalım savaşına dönüşecek denilseydi hiç bir inandırıcılığı olmayacağı gibi, alay edilecek bir söylem olurdu.
Ama bu gerçek.
Bu gerçekle yatıyoruz, bu gerçekle her yeni güne uyanıyoruz.
Bu VİRÜS gerçeği tüm dünya otoritelerini ve insanlığı kendi gerçeğiyle yüzleşmeyi ve hesaplaşmayı da karşı karşıya getirdigide gerçek.
Bütün egemenlik ve paylaşım savaşlarında din, kılan, kabile, vatan, ulus, milet ve develet maskelerinin olduğu gerçeği, bütün insanlığı gerçekler karşısında maskelemeye kadar getirilmiştir.
Gerçeklerin maskelenmesi için, içinde veya dışında mutlak bir düşman yaratılır.
Durum öyle gözüküyor ki, içinden geçtiğimiz bu süreçte başta herkes kendi düşmanıyla hesaplaşarak konuşlanacak, hayata kalmayı başarıp geleceğe hazırlanacak, başka türlüsüde gözükmemektedir.
Bilimsel-teknik güç ve birikiminin dijital düzeydeki gelişimi hızı ve ön görüsü, dünyanın yeniden bir dizaynını kaçınılmaz hale getirmiştir.
Emperyal EGEMEN güçler açısından’da bu durum geçerlidir, madur ve mazlum haksızlığa uğrayan tüm insanlık acısından’da aynı durum geçerlidir.
Insan türünde ki zenginliğin üzerinde zalim liğin ve sömürünün diyalektiği kurtulmayı görsün.
Insan atomu parçalıyor ama henüz bu çarkı parçalamak dan uzaktır.
Bu çark insanlığa, VİRÜS le açığa çıkardığı KORKU üzerinden, bilimin ve medyanın gücünü’de çok iyi kullanarak, hiç bir şey eskisi gibi olmayacak, yeni olarak geliştirdiği yeni DÜNYA.
Nedir bu yeni DÜNYANIN özelliği başta tek tip insan dijital kimlik tahakkümü altında, kökünden, kültüründen ve cinsiyetinden soyutlanmış toprak dan ve üretim’den koparılmış, bilimsel-teknik ve dijital bağımlı, her geçen gün katlanarak büyüyen işsizler ordusu.
Bu durum karşısında = insanlığın belleğinde derin silinmez izlerle kodlanan yalnış yanılgılarla dolu, gerçeğin maskelenmiş gelişimi, gelinen aşamada en az egemenler ve emperyal güçler kadar olanak imkan ve bilgi ve birikime sahip olduğu gerçektir.
Bu tek tiplemeye karşı, tüm zenginlikleriyle, kültürleri, tarihiyle ve renkleriyle karşı mücadele gücünü ve örgütlenmesini geliştirmesi kaçınılmaz dır.
Ekolojik, kadın ve emek eksenli, insan ve insanlık merkezli insanlığın en yoğun demokratik derinlik, gelişin ve birlikte üretim esasında ortak YAŞAM ve özgürlükler paradigmasını geliştirip, özgünluklerin içini doldurduğu bir yeniden yaşamın inşası ve geliştirilmesi ortak mücadele yönünü oluşturacaktır.
Kemal Cenik.