Gözün aydın AKP Türkiye’si, bir hapishanemiz daha olmuş!

Gözün aydın AKP Türkiye’si, bir hapishanemiz daha olmuş!

Yakın zamana kadar, özgürlük ve demokrasi talep edenler, Türkiye’yi “Dünyanın en büyük muhalif siyasetçiler hapishanesi” olarak nitelerlerdi. Son yıllarda “tek adam rejimi”nin inşası doğrultusunda atılan adımlara paralel olarak artık, “Türkiye’nin dünyanın en büyük gazeteci hapishanesi olduğu”nu da gördük.

Artık; hem Türkiye’nin AKP-MHP ittifakının kafasını karıştırmadığı geniş halk kesimleri hem de dünya demokratik kamuoyu, Türkiye’yi bir “Dünyanın en büyük siyasetçiler ve gazeteciler hapishanesi” olarak biliyor.

Önceki gün öğrendik ki, bir hapishane daha açılmış ve “Türkiye bir avukatlar hapishanesi” haline de gelmiş!

Bunu biz söylemiyoruz. muhalefet de söylemiyor. Bunu,

İzmir’de yapılan “Ege, Akdeniz, Marmara genişletilmiş baro başkanları toplantısı”na katılan Türkiye’nin en büyük 25 barosunun başkanları söylüyor.

‘AVUKATLAR HAPİSHANESİ’ TÜRKİYE!

İçinde İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Antalya, Adana…baro başkanlarının da bulunduğu 25 baronun başkanlarının toplantısından sonra yedi maddelik bir bildiri de yayımlandı.

“Türkiye tarihinin en büyük yargı krizini yaşamaktadır” saptaması yapılan bildiride, “Türkiye, son yıllarda yaşadığı demokrasi krizi ile dünyanın en büyük avukat hapishanelerinden biri haline gelmiştir” deniliyor.

Baro başkanları; “…Yaşanan hukuksuzluklar ve yürütmenin yargıya doğrudan müdahalesi anlamına gelecek uygulamalar kabul edilemez boyutlara ulaşmıştır. HSK, mevcut yapısıyla tamamen siyasileşmiş ve yürütmenin talimat niteliğindeki açıklamalarını görev addederek bağımsız yargıçlar üzerinde bir baskı mercii halini almıştır” vurgusu yapıyorlar.

Çünkü uzunca bir zamandan beri yargının üç ayağından ikisi olan “iddia makamı (savcılık)” ve “yargıçlık makamları”;

1- Yandaş avukatların kitle halinde yargıç ve savcılık görevlerine getirilmesi,

2- Az çok hukuk gözeten yargıç ve savcıların, omzunun üstüne asılı bir “Demokles Kılıcı” haline getirilen ‘FETÖ’cü suçlamaları, sürgün, görevden alma…gibi yollarla baskı altına alınıp sindirilmesiyle tamamen siyasileştirilmiştir.

Bu yüzden de Türkiye’de mahkemelerden, basın davaları ve siyasi davalarda artık, az çok “adil” ve “hukuka uygun” kararlar beklenmesi tamamen bir rastlantıya dönüşmüş bulunmaktadır.

YARGI HİÇ BU KADAR İTİBARSIZLAŞMAMIŞTI!

Nitekim bu tür karar alan yargıçların hakkında soruşturma başlatılmakta, aldıkları kararları “yok hükmünde” yapacak “üst mahkeme” kararları çıkarılmakta, yargıçlar görevden alınıp, HSK tarafından hakkında soruşturmalar açılmaktadır. Bunun son örneği, mahkemenin verdiği beraat kararı bir yargı skandalıyla püskürtülmek istenen Gezi davası olmuştur.

2010’dan itibaren yargının, önce ‘FETÖ’cü yargıçlar, 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında da AKP-MHP’li avukatların sınavsız ve kitlesel olarak yargıç ve savcı yapılmasıyla yargıdaki partizanlaşma ve alınan skandal kararlar karşısında halkta yargıya güven yüzde 20’ler düzeyine kadar gerilemiştir. Bu MHP ve AKP’ye oy veren vatandaşların bile yarısı düzeyindedir.

Köşe Yazıları
İlgili Haberler
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.
Menü
Sohbeti Başlat
Merhaba,Web Sayfamıza Hoşgeldiniz..
Size Nasıl Yardımcı Olabilirim?